ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

KAPİTALİZMİN SAADET ZİNCİRİ

Kapitalizm “saadet zinciri”ne benzer. Ayakta kalabilmesi için geriden gelenlerin daha çok sayıda olması gerekir. Sistemin yürümesi için sürekli olarak zincirin alt halkalarına birilerinin eklemlenmesi zorunludur. Gerçekte tüm yükü bu alt halkaya yeni girenler çekerken, sistemin üst halkalarını oluşturan borsacı, bankacı, tüccar ve sanayici sıfatlarını taşıyan burjuvalar yüklerini tutarlar.

Kapitalizm, gelinen aşamada çalışanların toplamının tükettiklerinin beş katı üretim yapmaktadır. Yani, teknolojik gelişim sonucu bir kişinin ürettiği, beş kişinin tüketimini karşılayabilmektedir. Oysa işsiz, yaşlı ve çocuklar dâhil beş kişi bu tüketmelidir ki çark dönsün. Peki, işsiz olan diğer dört kişinin geliri olmadığına göre nasıl tüketecektir? Tüketmezse sistem tıkanır, çöker. Bunun sağlanması için yaşlı ve küçük çocuklar dışında kalan herkesin bir biçimde üretime katılması gerekmektedir. Bu durumda oluşan fazla üretimin tüketilmesi için geriden gelen daha çok insan olmalıdır. Üç çocuk, beş çocuk söyleminin altındaki gerçek budur.

Sarmal, yeryüzünün daha hızla tüketimi ve bu tüketimi sağlayacak daha çok insan gereksinimidir.

Oysa sürecin sonucu açmazdır. Dünyamızın kaynakları sınırlıdır ve yenilenilme hızı şimdiden tüketilme hızının çok çok altındadır. Örneklersek, bir petrol yatağının oluşması için milyarlarca yıl gerekmekteyken, yeryüzünün bilinen ve de yeni keşfedilecek petrol yataklarının tükenmesi çok da uzun zaman gerektirmemektedir.

Asıl önemli olan tarımsal alanların sınırlılığıdır. Ne olursa olsun bu alan artık son sınırına dayanmıştır. Gerek gıda gerekse sanayi için yapılan tarım artık artmayacaktır. Hatta hızlı kirlilik sonucu azalma olasılığı daha da çoktur. Bu durum açlığın yaygınlaşmasını da birlikte getirecektir.

Aynı şeyi orman varlıkları için de söyleyebiliriz.

Tüm bunların dışında, doğanın dengesinin bozulma hızı da vardır ki, nüfusun artışına koşut artmaktadır. Bozulan doğa dengesi, doğadan tükettiğimiz nesnelerin yenilenme hızını daha da düşürmekte, bazılarının ise yok olmasına neden olmaktadır.

VUR ABALIYA EKONOMİSİ
Merkez Bankası eski Başkanlarından Gazi Erçel geçtiğimiz günlerde gazete köşesinde yazdığı bir yazıda Krizin nedenlerini sorguluyor ve ABD’nin vergileri artırmamış olması ile Avrupa’nın bankaları kurtarmasında çekingen davranmasının krizin nedeni olduğunu yazıyor.

Kapitalizmin ekonomi anlayışı budur. Vur abalıya. Burada sözü edilen “vergilerin artırılması”nın altında gerçekte söylenmek istenen halktan alınan vergilerdir. Kesinlikle yüksek gelir gruplarından gelire göre vergi alınması değildir. Dahası ekonomiyi canlandırma adına onlara vergi muafiyeti de dâhil kolaylıklar sağlanmasıdır savunulan.

Bankaların kurtarılması denilen de, halkın parasının banka kurtarma adı altında birilerine peşkeş çekilmesidir. Kapitalist sistemin yürümesi için her tür yük alttaki emeğiyle geçinen halkın sırtına yüklenmek zorundadır. Saadet zincirinin üst basamağındakilerin mutluluğu bunu zorunlu kılar.

Gittikçe sıklaşan krizler, gelecek son krizin öncü sarsıntılarıdır. Kapitalizmin bu doymak bilmeyen iştahı, kendi sonunu getirecek büyük depremin ana nedenidir.