ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

UYGUN ADIM SAVAŞA

Akdeniz’in suları kararıyor. Güneşin masmavi gökyüzünde tüm parlaklığını sergilemesi bile önleyemiyor Akdeniz’in kararmasını.
Üstelik kararınken serinlemiyor sular, hızla ısınıyor. Tahrik ve baskılar eş zamanlı uygulanıyor.
Artık yarınlarımızdan çok daha fazla kuşkuluyuz. Geleceğe iyi bakmamızı gerektirecek hiçbir olumluluk yok.

         *          *          *

Günü anlayabilmek için dünü bilmek gerek. İsterseniz 1969 – 1970’lere dönelim. 12 Nisan 1969, İstanbul Kültür Sarayı yanıyor. Suçlu hazır, devrimciler.
Boğazda vapur yakılıyor, suç yine devrimcilere yıkılıyor.
Oysa bunlar ve benzerleri olayların derin devletçe tezgâhlandığı yıllar sonra çıkıyor ortaya.
-12 Eylül’de ders alarak geldikleri için hala gizleyebiliyorlar Maraşı’ı, Çorum’u, 1977 Bir Mayısını ve diğerlerini.-
Bu tür olaylar çok vardır tarihimizde. Bazılarının heveslendiklerini yapabilmeleri için olay çıkarmakta, hatta masum insanların ölümlerini bile tezgâhlayabilmektedirler.

         *          *          *
Yine dönelim yıllar öncesine. Her bir mayıs öncesi geniş gözaltılar yapılırdı. Hem radyo ve televizyonlarda bir mayıs karşıtı propaganda yapılır, hem de bir mayıs kutlamalarının marjinal kalması sağlanırdı. Genelde de bir mayısın hemen ardından gözaltındakiler sorgulama bile yapılmadan bırakılırdı.
Güne dönersek; şimdilerde de oldukça geniş gözaltılar yapılıyor. Nevroz öncesi ve türlü anma günleri öncesi yapılan bu gözaltılar, geçmişin gözaltıları gibi anma sonrası sorgusuz sualsiz bırakılma ile bitmiyor. Hemen herkese bir örgüt bulunuyor ve yıllarca sürecek tutukluluk ve çoğunlukla da mahkûmiyetle bitiyor.

         *          *          *

Akdeniz’in suları ısınırken yeni bir gözaltı dalgası başladı ya aklıma geçmişin gözaltılarını getirdi. KESK başkanı ve Kürt kökenli olan yöneticilerinin neredeyse tümü gözaltına alındı.
Acaba diyorum, bu sıcak günlerde “SAVAŞA HAYIR” diyebilecek en güçlü, hatta tek örgütsel yapı olan KESK güçsüzleştirmek mi isteniyor?
Tam da bir taşla iki kuş vurma kurnazlığını mı barındırıyor bu gözaltılar. Birincisi KESK daha da güçsüzleştirilerek sarı kamu sendikalarının önü açılıyor, diğer yanda nerdeyse tek başına kalmış muhalif demokratik kitle örgütünün toplumla olan bağı zayıflatılıyor.  

         *          *          *

Uyar mı uymaz mı siz karar verin. Osmanlı hayranı iktidarımıza bir sözle bitireceğim. “Osmanlı’da oyun bitmez.”
Ve bir de son söz. Osmanlı’yı bitmeyen oyunları bile kurtaramadı.

25.06.2012

code for website tracking