|
ŞEKERLİ SU, KUZU KEBABI VE KUZU ANAMUHALEFET
Acımasızlığın kol gezdiği, vicdanların sustuğu bir toplum mu olduk? Nedir bu vurdumduymazlık? Nerede kaldı insanlığımız?
Yüreklerin kulakları sağır yine. Gönüllerin gözleri kör. Lal olmuş şakıyan diller.
Ölmeye yatmış bedenler an an erimekteyken, yalancı bir dünya akıtılıyor gözlerimizin önüne. Gazeteler yalan, televizyonlar yalan, ana akım mı ana b...um mu olduğu belli olmayan medyanın her yanı yalan. Ama en az bunlar kadar bir başka şey daha yalan: Ana muhalefet yalan. |
Bedenini ölüme yatırmış yüzlerce insan, an an yaklaşırken ölüme ülkenin haşmetluuuuusu; "Bunlar şantajdır, blöftür, şovdur" diyebiliyor. Açlık grevindekilere çok görülen şekerli suyu görmeyip, kuzu kebabı muhabbetiyle toplumu yönlendiriyorsa bu insafsızlar suç kimin? Bu insanın demokrasiyi kavrayamamış olmasını anlarım, temel hak kavramını bilmediğini anlarım ama insanlığını yitirmiş olmasını anlayamam. "Kimse kusura bakmasın."
İktidarın aymazlığı ve zulmü her çağda görülmüştür de muhalefetin bu zulme göz yumuyor olması az görülür bir olgu olmalıdır değil mi?
MHP'nin muhalefet sayılmayacağı bir gerçeklik. "Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar" örneği dışarıda AKP'ye veryansın edip, içeride onunla birlikte oy kullanmasından değil MHP'nin muhalefet olmaması. O'nun ideolojik alt yapısındandır zulmü onaylaması. Tabanının sosyal medyada "Açlık grevlerini destekliyorum. Bırakın gebersinler " gibi yoz ve faşist kültürü yazabilenlerden bir beklenti olabilir mi?
CHP nerede? Nerde CHP'nin o anlı şanlı genel başkanı. Nerde Muharrem İnceler, Kamer gençler, Gürsel Tekinler. Ulusta göstermelik bir polis engelini günlerce gündemde tutanlar, Diyarbakır'da sokağa çıkan herkese saldırılırken neden susarlar? Gündemin dışında kalarak nasıl muhalefet olunur onu öğreniyoruz CHP'den. Daha Türkçesi kendi kendini yok eden bir kuzu ana muhalefet görüyoruz.
Nasıl da acımasız bir toplum olduk? Her gün gözümüzün önünde zulmün acımasız saldırıları olurken yüreğimiz cızlamadan bakabiliyoruz dünyaya. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın"ı ne zaman düstur edindik yaşama. Hiç mi sevmedik kendimizin dışındakileri. Hiç mi âşık olmadık 15-20 yaşlarımızda bir çift göze ya da dalgalı saçlara. Ölümüne aşklar yalnızca ilk gençliğimizde kalsa bile, ölüme yatanların da sevdalanmış günleri olduğunu hiç mi düşünmedik.
Eyvahhhhh, Kapkara bir suskunluk kaplamış ülkemin büyük bölümünü. Gelin artık hep birlikte ağlayalım yiten vicdanımıza ve insanlığımıza.
11.11.2012
Paylaş