ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

SEMERCİ BEĞENMEYEN EŞEKLER

Bir süredir İzmir’deyim. Bu kentin daha çağdaş ve demokratik bir kent olduğuna ilişkin düşüncelerimi pekiştiren izlenimlerim artıyor. Dünyayı ben yarattım havası yok bu şehirde. Sokaklarındaki güler yüzlü insan oranı, İstanbul’la karşılılaştırılamayacak kadar fazla. Bu kentin insanları yalnızca güler yüzlü değil, daha bir başka bakıyorlar dünyaya. Doğrusu bir çok şeyi de fazlaca dert etmiyorlar. Yavaşlatılmış bir zamanda ve özgür bir yaşamı yeğliyorlar.
Bu arada, İzmir’deki şair ve yazar dostlarla adına “Dumansız Toplantılar” dedikleri buluşmalarda bir araya geldik. Cumartesi günü, Körfez kıyısında dalgacıkların eşliğinde seslendirdik şiirleri. Sanatı, yazarlığı ve ülkemizin içine düşürülmek istenen açmazlıkları konuştuk. Taşlama ustası Mukadder Özakman’dan taşlamalar dinleyerek güldük, acınası durumumuza.
*       *          *          *          *         
Sağ ideolojilerin ortak bir noktası vardır. Düşman üretmek. Varlıklarını sürdürebilmek için bunu yapmaya zorunludurlar. Bu nedenle de her zaman barışa düşmandırlar. Onlar için barış; susturulmuş ve tektipleştirilmiş bir toplumdur. Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları kavramlarına düşmandırlar.
Önceleri komünistleri, sonra tüm solcuları düşman bellettiler. Onların güçsüzleşmesi, sırayı insan hakları ve özgürlük savunucularına getirdi.
Bir anlamda kendi yarattıkları terör ortamını körükleyerek, demokratik istemleri susturmaya, var olan görece demokratik hakları da kısmaya başladılar. Toplum, yaşama hakkı ile demokrasi arasında bir seçime zorlanıyor.
Şimdi dayatılan bu biçimi kabul edip etmeyeceğimizin belirleneceği günleri yaşıyoruz.
Her ikisinden de vazgeçmeden yaşamayı başarabilecek miyiz?
*       *          *          *          *

Bu yazıyı, bir arkadaşımın gönderdiği e-postadaki yazıyı olduğu gibi aktararak bitiriyorum. Fıkra, benim bir şey eklememi gerektirmeyecek kadar açık.

Eşekler köydeki semerciden çok şikayetçilermiş. Semerci hiç iyi semer yapamıyormuş. Eşeklerin sırtları kanlı yaralarla doluymuş. Eşekler toplanıp yeni bir semercinin gelmesi için dua etmişler. Öykü bu ya duaları da kabul olunmuş ve gerçekten köye yeni bir semerci gelmiş.
Ne var ki bu semerci de eşekleri rahatlatacak semerler yapamıyormuş, yaralar azalacakken artmaya başlamış. Eşekler yine toplanıp, köye yeni bir semerci gelmesi için dua etmişler. Ve gerçekten mevcut semerci köyden ayrılmış, yerine başka bir semerci gelmiş. Eşekler her semerci değişikliğinde olduğu gibi yine çok sevinmişler.
Ama çok zaman geçmeden yeni semercinin de çok farklı olmadığını, semerlerin gittikçe daha da kalitesizleştiğini, yaralarının ise kötüleştiğini görmüşler. Semerci gitmiş, semerci gelmiş. Her seferinde eşekler yeni semerci gelmesi için dua etmişler.
Bu hikaye kaç semerci değişene kadar böyle devam etmiş bilmiyorum. Nihayet bir gün eşekler toplanıp, eski semerciden kurtulmak için değil de eşeklikten kurtulmak için dua etmeye başlamışlar.
Hani seçim dönemi yaklaşıyor da...