ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

SOL UMUT ANCAK CHP’SİZ YARATILABİLİR

Toplumumuzun çoğunluğu gibi ben de zaman zaman kulaktan dolma bilgileri doğru olarak benimsemişimdir. Bunlardan birini geçtiğimiz günlerde yaşadım.
Türkiye’nin kültürel gelişiminin köşe taşlarından bir Köy Enstitüleri’dir. Bizlerdeki genel kanı Köy Enstitülerinin Demokrat Parti tarafından kapatıldığıdır. Oysa Köy Enstitülerini kapatan yasanın çıkış tarihinin 17 Nisan 1948 olduğunu yazıyor Mesut Tim. Doğrusu da bu. O, şimdi çokça sahiplendikleri Köy Enstitülerini CHP kendi kapatmıştır. O dönemde bazı CHP milletvekillerinin “Benden akıllı düşünen insanları ben nasıl yönetirim.” düşüncesini açıkça dillendirdikleri yazılıyor.
CHP bu tarihi yanlışını açıklayıp, özür dilemelidir.
Yapar mı? Hiç sanmıyorum. Hele hele bu dönemde hiç yapmaz. CHP’nin tarihi yanlışlarının en büyükleri içinde bulunduğumuz dönemde yaşanmakta iken, ondan böyle tavır beklemek hiç akıllıca olmaz.
CHP akıl almaz bir şekilde demokrasinin önünü tıkıyor. Tayip Erdoğan’ın –siz ABD güdümündeki ılımlı İslam anlayabilirsiniz- önünü açan CHP –bunu da Baykal anlayabilirsiniz- toplumun önünü kapatıyor. 
Bir yandan devlet denetimindeki dini laiklik olarak algılatmaya çalışıyor, diğer yandan militarist bir bakış açısının yayılmasına ön ayak oluyor.
CHP nasıl bir demokrasi istediğini, parti içinde uyguladığıyla gösteriyor. Katı bir disiplinle Başbuğ’a bağlı, birey olamayan insanlardan oluşan bir topluluk. Gık diyen cezalandırılıyor. Önce etkisizleştiriliyor, yetmezse partiden atılıyor. Sonra da Tayip Erdoğan’ın “kabul etmeyen gitsin” sözüne kızılıyor. Sayın Baykal, kendisini bile değil, uyguladığı politikaları kabul etmeyen kaç kişiyi yolladı şimdiye kadar. Var mı çetelesini tutan?
Elbette ki, partisinde demokrat olamayanın, genelde de demokrat olamayacağını halk seziyor. Bu nedenle de oy vermiyor. Yoksa bu halkın birkaç torba kömür, birkaç kap kacağa satıldığına inanmak gerekecek.
Sonuçta CHP öyle bir duruma geldi ki artık iflah olmaz. Hastalık tüm organlara yayılmış durumda. Sağaltım yapılamayacak kadar ilerlemiş. O, kuruluşunda ve 1970’lerde ilerici misyonları olan parti artık gericiliğin kalesi olmuş. Hala oy verenlerin büyük çoğunluğu geçmişin alışkanlığı ile içeriğin değiştiğini görmeden oy veriyor ve sonuçta “hicran, yine hicran” şarkısını söylüyor.
Ülkemiz AKP iktidarıyla telafisi çok zor bir yolda ilerlerken, umut yaratacak bir ışık gerekiyor.
Bazıları hala, “Cumhuriyet Mitingleri” benzeri etkinliklerde medet umuyorlar. Oysa Mevlana’nın dediği gibi “Düne ait olan her şey, dünle birlikte dünde kaldı. Şimdi yeni şeyler söylemek gerek.”
Bugün bir çağrı geçti elime. Aydın ve yazarların bir birlik oluşturması, tehlikede olan cumhuriyet’i kurtaracak etkinliklerin önderleri olmaları isteniyor. Çağrının içeriği ve biçemi Cumhuriyet Mitingleri öncesi çağrının hemen hemen aynı. Laiklik ve demokrasi vurgusu yalnızca şekil olarak var.
Yeni hiçbir şey içermeyen bu çağrının bir hedefe ulaşması olanaksız. Mitinglerle hareketlenen kitlenin tam bir moral bozgunluğu yaşadığını da göz önüne alırsak seçim öncesi kitlenin yüzde birini bile toplaması beklenmemelidir. Üstelik Sarıgül’ün kovalamasından kaçan Baykal’ın Anıtkabir’e sığındığı bu günlerde…
İçinde ilçe düzeyinde bile olsa CHP’li hiçbir yöneticinin olmadığı toplumsal sol hareket için zaman geçirmemek gerek.  Sosyal demokratlardan sosyalistlere kadar uzanan bir yelpazeyi kapsayan ama milliyetçiliğin batağına saplanmışları dışlayan yeni bir sol hareketin başarılı olması için çok neden var. Tek olumsuzluk, sol adına yapılan bunca yanlıştan sonra yine aynı yanlışlara düşülmeyeceği yönündeki inandırıcılığın sağlanmasının zorluğu…