ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

ELLAAM

Yeni bir yıla daha girdik, bir yaş daha yaşlandık. İnsan yaşlandıkça geçmiş günlerini özlermiş. Doğrudur ellaam. (ellaam, Çorum’da kullanılan “herhalde” anlamında bir sözcüktür.)

Otuz dört yıl önceki bir öğrencimin iletisi aldı götürdü beni geçmişin tozlarına.
O, bilgisayarların olmadığı, çocukların sanal değil gerçek yaşamı yaşadığı günlere.
Çocukluğumuzun kahramanları çizgi romanlardandı. Tom Miks, Teksas, Kinova, Zagor gizli gizli okunurdu. –Bugün bile anlayamam öğretmenlerimizin ve anne babamızın neden yasak koyduğunu.-
Sonra, beyazperde kahramanları; Cüneyt Arkın, Fikret Hakan ve de hele hele Yılmaz Güney…
Aniden değişti bir şeyler. Önce bir banka soygunuyla duyuldu bir ad. Sonra hızla yayıldı her yana. Yapay kahramanların yerini aldı. Artık sokaklarda hırsız polis oynayan çocuklar; polis değil, Deniz Gezmiş olmak istiyorlardı. Deniz’in iki metre yüksekliğindeki dikenli telin üzerinden elinde silahıyla nasıl parende atarak geçtiği, hayretler içinde dinleniyor, onun yerinde olma istemi ile olamama kıskançlığı duyguları karmakarışık ediyordu.
Açıktan kızan büyükler bile gizli hayranlıklarını saklayamıyorlardı. Hele hele, bir haksızlığa uğrayıp da altta kalanlar, “duysalar da gelip şu namussuzun dersini verseler” derlerdi, devrimci gençler için.
Şimdi bunları neden yazıyorum? Hiççç… Yok bir nedeni. Dedim ya, bir ileti aldı götürdü beni puslu geçmişlere. Hani o, “sevdalanmak için sevdalandığız” yıllara…
İlk kez içilen içkilerin sarhoşluğu… Babalardan saklayarak sarhoşluğumuzun geçmesini bekleyen anneler…
Yolda yüzümüze küçük bir tebessümle bakan bir genç kıza koşulsuz vurulmaların günlerce süren esrikliği…
Nazım Hikmet’in elle yazılarak çoğaltılan bir şiiriyle oluşan illegal dünyanın dayanılmaz çekiciliği…
Üniversiteli ağabeylerimizin gizlice elimize tutuşturuverdikleri “Felsefenin temel ilkeleri”…

         *          *          *
Boşuna beklemeyin. Bağlamayacağım hiçbir yere.
Ütopyasına sevdalanan bir insanın altmışında bile yaşadığı kavak yelleridir bu yazı.
Yazmış olmak için yazıldı.