ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BİR HAZAN YAZISI

O bunaltan yaz sıcakları geçiverdi birdenbire. Serinleyen hava, kızgınlıklarımızı da görecek mi? Bilemem.
Şimdi bir renk cümbüşü oluşturmakta doğa. Özellikle sarı, turuncu ve kırmızının tüm tonları hazırlanıyor yeşilin yerini almaya.
Hep sevmişimdir hazanları. Hüzünle aynı kökenden gelmesi midir nedeni, yoksa içinde bir burukluk bulundurması mıdır, bilmiyorum.
Yavaş yavaş sonlandırıyor bir dönemini doğa, yeniden üretmek için kendini.
*          *          *
Kendini yeniden ve yeniden üretendir sonsuza kalan.
Bir yerlere takılıp kalmaya pirim vermiyor evren.
İşte ülkemin sol ve sosyal demokratlarının sorunu da burada başlıyor. Yeniden üretemiyor kendini. Sosyalistlerimiz de sosyal demokratlarımız da takılıp kalmışlar yüz yıl öncesine.
Kimse “geçmişi inkâr edin” demiyor. Geçmişin değerlendirmesini yapıp, yeniden üretin yaşamı diyor.
Sosyalistlerimiz de, sosyal demokratlarımız da saplanıp kalmışlar 1900’lerin başlarına. Birincisi o günlerin sosyalizm kuramlarına saplanmış, diğeri aynı yılların “Cumhuriyet” anlayışına.
Oysa ikisi de çok iyi bilir temel kuralın “değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir” olduğunu. Bilirler de bilgileri yalnızca lafızdadır.
*          *          *
Türkiye iki dinamik tarafından değişime zorlanıyor. Birincisi kapitalizmin küresel egemenliğini dayatması, ikincisi toplumun içinden gelen özgürlükçü demokrasi istemi.
Değişime direnmek hep boş yere acı çekmekle sonuçlanmıştır. Dünyada her şeyin sürekli değişmekte olduğu bir gerçeklikken bir yerlere saplanıp kalmak, başarısızlığın temel etmenidir.
Önemli olan değişimin toplumda refah ve huzur getirmesi olmalıdır, solcular için. Özgürlük istemlerine karşı durmak ancak sağın politikaları için geçerlidir. Çünkü her özgürlük sonuçta toplumsal bir rahatlamayı getirir.
Bakıyoruz da ülkemizde sağın değişim istemi yaygın ve geçerli. Sol, muhalefet değil muhalif olmuş. Oysa solun karakteri değil midir değişimi ve daha ilerisini savunmak.
Tutuculuk bir süre sonra gericiliğe dönüşmek zorundadır. Sizinle yan yana olan birisi ilerlerken siz durursanız bir süre sonra ileriye giden arayı o kadar açar ki; sonuçta çok gerilerde kalırsınız ve artık tutucu değil gerici olursunuz.
*          *          *
Anayasa oylamasından çıkan sonuç; halkın değişimden yana olduğudur. Siz bakmayın sağcıların “halkın %70’i sağcı, % 30’u solcu” yaygaralarına. Halk değişimden yana. Önüne kendin çıkarına değişim istemleriyle çıkıldığında; oyunu sağcı solcu diye değil, değişim için kullanacaktır.
Solun önünü açacak olan “özgürlükçü ve barışçıl” değişim istemini somutlaştırmaktır. Yapamadığında geleceği nokta hazan’ın hüznü, hüsranı ve hicranıdır.