ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

BEN MİLLİYETÇİLİKTEN KORKARIM

Daha önce benim yazılarımı okumuş olanlar bilirler, ben “milliyetçilik” karşıtıyım.
Bu ülkede iktidarı muhalifi kendini milliyetçi olarak tanımlar.
Bugüne dek oluşmuş tüm iktidarlar “milliyetçi” olduklarını öne sürmüşler, milliyetçi söylemlere sarılmışlardır.
Okullarda okuttuğumuz tüm kitaplar – bazıları yalnızca tarih kitaplarında sanır- milliyetçiliği aşılar çocuklarımıza.

Sokaktaki insanlar, kişisel çıkarlarının dışında olumlu bir davranışı olanları “milliyetçi insan” diye tanımlar.
Marşlar ve türküler de cabası.
On yıllardır (belki de yüzyıldan fazladır) milliyetçiliği tartışmasız baş tacı yaptık ama gittiğimiz yol bir arpa boyu bile değil.
Siz bakmayın bazılarının iç politikaya dönük zart zurtlarına, dünyanın patronlarının karşısında sulta dururlar.

Bir kere şunu bilmek gerek ki; milliyetçilik en büyük bölücülüktür. Her ulusun milliyetçisi, kendi kanından ve kökeninden olmadığını varsaydığına düşmandır.
Yetmez; kendi kanından bile olsa kendisi gibi düşünmeyene de düşmandır.
Milliyetçinin en büyük düşmanı ise barış yanlılarıdır. Çünkü barış, hoşgörüyü ve insan olmanın erdemini öne çıkarılarak savunulur. Bunlar bir milliyetçinin asla benimseyemeyeceği düşüncelerdir.
Zaten milliyetçilik; kendini öteki üzerinden tanılayan bir düşünce değil midir? Öteki olmadan var olması olanaksıdır.

1960 ve 1970’lerde öteki “sol”du. Irksal kökeni ne olursa olsun “sol” ve “solcu” düşmandı. Kaç dalfidan delikanlımızın canına kıyıldı o süreçte.
Devir değişti. “Sol” gücünü yitirdi. Onun yerine geçecek yeni bir düşman bulunmak zorundaydı. Bulundu da “Kürtler.”
Artık kendini “Kürt” olarak tanımlayan düşman. Hem bu kez ırksal bir yaklaşım da işin içinde olduğundan kitleselleşmek daha kolay oldu.
Kürt sorunu da öyle ya da böyle çözülecek bir gün ve milliyetçiler artık Çerkez mi olur, Gürcü mü, Ermeni mi, Laz mı bir öteki düşman bulurlar o zaman.

Nerdeyse tüm partilerimiz diğerinden daha fazla “milliyetçi” olduklarını göstermeye çalışan söylemler içerisindeler.
Kimisi adına “Türk Milliyetçiliği” dedi, kimisi “Atatürk milliyetçiliği”, kimisi ise ulusalcılık. Sonuçta değişen bir şey yok. Hıyara, salatalık demek gibi bir şeydi bu. Hepsi aynı değirmene su taşırlar.
Ülkemin daha önce birçok köşesinde oluşan ve herhangi bir köşesinde her zaman çıkabilecek türden olayları bu kez Zeytinburnu’nda yaşıyoruz, milletçiler sayesinde.

Yine de oturup dua etmek mi gerekiyor acaba. Norveç katliamının benzerini yaşamadık diye.
Gerçi bizler de milliyetçiliğin ileri boyutunun geliştirdiği Çorum, Maraş, Sivas katliamlarını yaşadık.
Arada bir fark var. Norveç’te tek bir kişi yüze yakın insanı öldürdü. Bizde faşist çeteler kıydılar binlere.
Sizi bilmem ama ben milliyetçilikten çok korkarım.