ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

        YAZI
        Çarşamba günü çıkacak yazının Salı öğleye kadar yazılması ve gönderilmesi gerek.

        Oturdum bilgisayarımın başına. Geçtiğimiz haftayı geçirdim belleğimden. Kafamda her şey birbirine karıştı.

        Şemdinli davasında Yaşar Büyükanıtın “iyi çocuklar”ı 39 yıl hapse mahkûm oldu. İyi haber.
        Mahkeme Ahmet Şık ve Nedim Şener’i serbest bırakmadı. Kötü haber.
        HrantDink davasında Yasin Hayal konuşmaya başladı. İyi haber.
        Hükümetin Kürt sorununa bakışı 1990’ların kopyası olmaya başladı. Bu gidişle daha çok kan akar. Kötü haber.
        Kenan ve Tahsin Paşa’ya dava açıldı. Yüreğime serinlik haber.
        İlköğretimdeki çocuklara umre ikramiyesi. Berbat haber.

 

        Daha çok var. Her biri bir yazı konusu ama ben sizlerle bir gizimi paylaşım mı bugün.
        “Yazı” denince benim aklıma babam gelir. Daha doğrusu babamın kendi çocukluğuna ilişkin bir anısı.
        Anıyı yazmadan bir ön not. Sinop’ta “yazı” sözcüğünün bir başka anlamı daha vardır. Geniş çayırlık düzlüklere de “yazı” denir.
        Babam, daha onlu yaşlarda bir çocuk (ya da ergen) dur. O yıllarda -ki 1920’lerin ilk yarısı- ulaşım daha çok tabanvaya dayanır.
        Nasıl ve kim olduğunu anımsamıyorum ama bir gün babamı bir haber ya da başka bir iş için Erfelek’ten Bektaşağa - Arapköyüne gönderirler. Babamın bilmediği, daha önce gitmediği bir yerdir.

        Bir ara açıklama: Sinop’un köyleri de Karadeniz’in diğer köyleri gibi dağınıktır. Konutlar yer yer birbirine yakındır ama köy konutları kilometre karelerce alana yayılır. Bu nedenle olacak bu dağınık yerleşim birimi olan köye DİVAN, mahallelere ise “KÖY” denir.

        Yolu tarif edenler -ki o yıllarda yol Karasu çayının kıyısındadır- çayın hangi noktasından kuzeye çıkacağını söyledikten sonrası için şu tanımı yaparlar.
        "Çaydan sola yüz metrelik kağnı yolundan yokuşu çık. Karşına kocaman bir yazı gelecek. Yazının tam karşısındaki eve gideceksin."
Babam yokuşu çıkar, önüne gelen düzlükte "yazı" aranır. Sağa bakar, sola bakar, ileri bakar. Ne bir tabela, ne de başka yazı göremez. Düzlüğün (yazının) sonuna ilerlediğinde soldaki düzlüğe görür ve o tarafı gözleriyle araştırırken orada bulunan biri "Merhaba der. Bir şey mi aradın"
Babam buralarda bulunan büyük bir yazıyı aradığını söyler.
        Gerisi gülüşmeler.
        Aradığı kişi karşısındadır.

        Sonuçta iyi ve kötü gelişmelerin birbirine karıştığı bir ülkede yaşıyoruz.
Yeni bir anayasa ve bu anayasadan beklentilerimiz var, barış gibi, demokrasi gibi.
        Dileğimiz yeni anayasanın bizi düzlüğe çıkarması.
        Babam, bilmeden Arapköyü yazısını bulmuş.
        Bizim aradığımız; barış ve demokrasi anayasasının yazısı.

 

 

Website Counter
tekil görüntülenme