ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

AZAT BUZAT
Çocuktum.
Ayağımda ucuzun ucuzu naylon ayakkabılar vardı.
Çocuktum.
Yamalıydı elbiselerim. Çocuktum.
Evde annem vardı, babam vardı, kardeşlerim vardı. Yemek vardı, aş vardı.
Çocuktum. Mutluydum.

Sokakta arkadaşlarım vardı. Oyun vardı.
Kuş lastiği dediğimiz sapanım vardı.
Elinde çekiç olanın her şeyi çivi gördüğü gibi çevremizdeki her şey hedefti.
Ağaçtaki meyveler, bahçedeki mısır koçanı, sokaktaki bir taş parçası hedefti.
Elbette ki kuşlar, o narin güzellikler de hedefti sapan taşımıza.
Çocuktum.
Çınar’a kavlan denir bizim oralarda. Amcamın su kuyusunun yanında iki çınar, dalında serçeler vardı.
Çocuktum.
Körün taşı oldu sapanımdaki, bir serçe çırpınarak düştü yere.
Çocuktum. Şaşkındım.
İlk kez bir canlıya zarar veriyordum belki de. Aldım serçeyi, nasıl akıl ettim bilmem ama musluğun altına tuttum başını.
Dirildi. Sevindim. Götürdüm annemden aldığım kalburun altına koydum.
Yem koydum, su koydum yanına. Yemedi, içmedi.
Bir süre sonra yavaşça aldım elime “azat buzat beni öteki dünyada gözet” dedim, salıverdim.
Uçuverdi gökyüzüne, sevindim.
Çocuktum.

Çocuktular.
Kavganın ortasında büyüyorlardı ama çocuktular.
Sokaklarda gösteriler vardı. Anaları, babaları ya da ağabeyleri, ablaları sloganlar atıyor, pankart taşıyorlardı.
Çevrelerinde polisler vardı özel giysileriyle; gaz sıkan, boyalı su sıkan araçlarıyla korku unsuru polisler.
Büyükleri sevmiyordu polisleri. Onlar da sevmiyordular.
Çocuktular.
Düşman değildiler polis amcalarına. Onlarla ve onların getirdiği topla futbol oynayacak kadar dosttular.
Ama çocuktular.
Gösteri oyundu onlar için.
Gösteri bittiğinde oyunun bitmesini istemiyorlardı ama polis “dağılın” diyor, dağılmayanlara gaz ve su sıkıyordu.
Çocuktular.
Onlar da taş atıyorlardı polislere. Çünkü taş atmak da bir oyundu.
Çocuktular.

Sonra anlayamadıkları şeyler oluyordu.
Elleri bağlı götürüyorlardı. Üzerlerinde acayip giysileri olan ve yüksek yerlerde oturan birinin karşılarına çıkarılıyorlardı. Onlara sorular soruyorlardı ciddi ciddi.
Mahkeme de oyundu onlar için.
Çocuktular.

Tutuklanıyor, ceza alıyorlardı.
Yetmiyor; dövülüyor, cinsel saldırılara uğruyorlardı.
Artık çocuk değildiler sanki.
Ruhlarında derin yaralar açılıyor. İzlerini tüm yaşamları boyunca taşıyacakları yaralar.
Oyundan sonra dönecekleri bir ana kucağı da yok artık. Soğuk demir ranzalar var. Taciz var, tecavüz var.

Ankara’da büyük büyük sözler söyleyen kocamanlar var ama içlerinde bu durumu gören bilen yok mu ne?
Biri de çıkıp “azat buzat, öteki dünyada beni gözet” diyemiyor


Counter for Site
tekil görüntülenme