ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

KABAK KARPUZ

Yılın birkaç ayını İstanbul’da geçiren bir kişi olarak, İstanbul üzerine ahkâm kesmek istemem. Hele hele yöresel politikaların girdaplarında dolaşmak hiç huyum değildir bilirsiniz.
Tüm bunlara karşın bugünkü yazımı yerele, İstanbul’a ayıracağım. Bir nedeni de var elbette. İstanbulluların, özellikle de merkeze uzak ilçelerdeki İstanbulluların sürekli yaşadığı çilelerden birini ben bugün yaşadım.

Kırk iki yıllık bir arkadaşımı görmek üzere Cerrahpaşa Hastanesine gitmem gerekti. İzmir’den yeni gelmiş olsam da İstanbul’un o ünlü trafik karmaşasını duymuş olduğumdan sabah trafiğinin yoğunluğu azalsın diye saatin dokuzu geçmesini bekledim.

Dokuz on beşte evden çıktım. Beylikdüzü belediye durağına geldiğimde saat daha dokuz buçuk olmamıştı. Dikilip beklemeye başladım çift katlı Taksim otobüsünü. Tam tamına kırk dakika sonra geldi otobüs. Homurdanan birçok kişiyle sürücüye gecikme nedenini sorduğumuzda “giden gelemiyor, trafik çok yoğun” yanıtını aldık. Neden daha fazla sayıda otobüsün sefere çıkarılmadığı sorumuz ise havada kaldı.

Yola koyulduk adım adım. Fındıkzade durağında indiğimde saat on ikiyi geçmişti.

Serüven bu. Yaklaşık otuz kilometre yolu iki saatte ancak gelebilmiştik. Oysa üst geçitlerdeki pankart yazılarında iki bin bilmem kaç yılında buradan şurası, şu kadar dakika, şu kadar saniye yazıyordu.

2023’leri, hatta 2071’leri hedef gösterenler, bu kenti 19 yıldır yönettiklerini söylemiyorlardı. 19 yılda dişe gelir ne yapılmıştı hizmete açılan Marmaray’ın bilmem kaçta birinden başka. On dokuz yıl önce 15dakikada gidilen yol, şimdilerde 120 dakikada gidilir olmuştu. Gerçekten “yatılan on dokuz yılın hesabını kim verecek” diyeceğim ama hani pek de hesap soran bir halk yok ortada. Ya da “kararları biz veririz” diyebilecek olanlara neler yapıldığını gördük Gezi’de. Belki de bu nedenle işin kolayına kaçıp “sandıkta da kararı biz veririz” diyemiyoruz. Sonra da, bağıran adamlardan, bir sürü sandık sepet’e dayalı “halk iradesi” yüceltmelerini dinliyoruz her akşam.

Başbakan tek seçici olarak karpuz seçer gibi seçtiği belediye başkan adaylarını taksit taksit açıklıyor. Ana muhalefet ve diğer muhalefet partisinin yaptığı da pek ayrı değil. Bizlere, onların seçtiği karpuzlardan birine onay vermekten başka rol yok. Hani karpuzun kabak çıkma olasılığı çok yüksek olsa da, var olabilecek seçenekleri değerlendirme becerimize sanki bir şeyler olmuş.

Haydiiii, seçmece bunlaaarrrr.

 

 


Paylas