ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

       

        

  MUTLULUK DÖNEMİ

          Kişilerin mutlu olduğu dönemler vardır. Eskilerin “asrısaadet” dedikleri, Türkçeleştirdiğimizde “mutluluk dönemi” diyebileceğimiz dönemler. İlk aşk, okul bitirme, ilk işe başlama, evlenme, ilk çocuğun doğumu ya da bir başka nedenle yaşamdan tat aldıkları dönemler gibi. 

          Toplulukların da mutluluk dönemleri vardır. Bu dönemler, o topluluğun kendini tanımlama önceliklerine göre değişir.

          Bizde siyasal konumların da kendini konumlandırdığı mutluluk dönemleri vardır. Seçim sonuçlarını değerlendirirken pek de göz önüne alınmayan ama özünde siyasal duruşu etkileyen bir olgudur “mutluluk dönemi”.

          Şimdi partilerimizin mutluluk dönemlerine bakalım.

          AKP, seçimi kazanmanın mutluluğunu yaşıyor. Onun mutluluk dönemi bugün. İslamiyet’in “asrısaadet”ini de içeren, ama günümüze uyarlanabilmiş bir yeni görünüm yaratma becerisini gösterebilmesi, --bunca yolsuzluk savına karşın- başarısının temel nedenlerinden biri.

          CHP’ye gelince. CHP, taraftarına en çok hayal kırıklığı yaratmakta olan bir yapı. CHP’nin mutluluk dönemi; 1920’lerden, 1940’lara gelen süreç. CHP, bu mutluluk dönemini en katı biçiminde koruyan, güncelleyemeyen, güne uyarlamayı beceremeyen dahası yarına ilişkin hiçbir projesi olmayan parti. Anılarıyla yaşayan yaşlı kocakarılardan farkı yok. Yaratıcılığını yitirmiş. Sınıfsal bakış açısı hiç olmayan, devletçi ama buna karşın üzerine hiç yakışmayan, devletçilikle çelişen “sosyal demokrat” yaftalı gömleği giyen bir yapı. Bir halk deyişiyle “ne deve, ne kuş.”

          MHP’nin de bir mutluluk dönemi var. O, daha gerilere; orta Asyalara dayanan, imparatorluk dönemlerinin düşünde yaşıyor. Yarına ilişkin yeni bir projeyi düşünmek bile istemiyor. Varlığının ve gelişmesinin tek nedeni karşıtlıklar oluşturup, düşmana karşı cephe olmak. Geçmişte “Komünist” düşmanlığıydı, günümüzde “Kürt düşmanlığı”. Bunu yalnızca etnik bir düşmanlık üzerinden kurgulamıyor. Bunun toplumda karşılığı olmadığını dünya faşist hareketinden çıkardığı derslerle biliyor. Bir siyasal yapının ekonomik temelleri olmazsa ayakta kalmasının zor olduğunu da biliyor. Bunu da “ekonomik zorlukların temelinde Kürt’ler olduğunu varsayarak oluşturuyor cephesini.
           İşsiz misiniz? Nedeni Kürt göçmenler. Onlar gelmese işsiz olmazdınız.
          Yoksul musunuz? Nedeni; Kürt göçmenler. Onlar gelip ticarete girmeseler siz onların yerinde olurdunuz.
          Pahalılığın nedeni de Kürtler. Onlar, özellikle elektriği kaçak kullanıyorlar, üstelik devletten mali ve maddi yardım alıyorlar. Devlet de bunları karşılamak için hizmet ve ürünlere (elektriğe ve akaryakıta) zam yapıyor, bu durum da pahalılığa neden oluyor.
          Ara not: Elektrikteki kayıp kaçağın çok büyük bir bölümünün sanayide olduğunu neredeyse kesin diyebileceğim biçimde söyleyebilirim. MHP’li ve kendine ulusalcı adını veren CHP’liler ile tüm İP’liler, elektrikteki kayıp kaçağın Kürtlerin kaçak elektrik kullanmasından kaynaklandığı yönündek şehir efsanesini kullanıyorlar.

          Solun yani sosyalistlerin bir mutluluk dönemleri yok. Bu durum onların ileriye dönük mutluluk projeleri oluşturmasını gerektirir değil mi? Oysa ne yazık ki ileride yaşamayı düşündükleri, tasarladıkları “mutluluk dönemi” de görülmüyor. Varsa yoksa eleştiri. Evet, eleştiri bir gereklilik ama ondan daha önemli olan geleceğe yönelik “mutluluk dönemi”ni somut olarak projelendirebilmek.

          Kısır bir döngü içerisinde, düzeysiz yürümekte olan siyasal yaşamımızdaki tablo bu. AKP öncesine özlemi olanların öne çıktığı, AKP sonrasını planlayabilmiş siyasal yapının neredeyse bulunmadığı bir ülkedeyiz.

          Sancısız doğum olmuyor. Doğum sancılarını kabullenmemizin nedeni yeni bir çocuk (yarın) olgusudur.

          Toplumların durumu da ayrı değildir. Bir iktidarın değişmesi; düne özlem değil, yarına yönelik umudun olmasıyla olasıdır. Üstelik bu umudun ekonomik temelli olması da zorunluluktur.

          Şimdi bir kez daha dönelim seçim sonuçlarına. Sizce yurttaş, AKP iktidarını neden değiştirmek istesin? Yarına yönelik umut üretebilen bir siyasal yapı var mı?

 

 

the best web counter