ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

               

           

ASLAN BACANAK

        Metin Akpınar ve Zeki Alasya ikilisinin “Aslan Bacanak” filmini anımsayanlar vardır. Metin’in mahalle kabadayısı olduğu ve Zeki’yi bolca dövdüğü ama Zeki’nin sopa attığını söylediği filmi.

        Taze Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, adli yıl açılışından kaçmak için çıktığı Kıbrıs gezisi ile adli yıla ilişkin açıklamasını duyunca “Aslan Bacanak” filmi geldi aklıma.
Erdoğan açıklamasında; "Yargının bağımsızlığı kadar, hatta ondan daha da önemli olan; yargının, yargı kurumları ve yargı mensuplarının tarafsızlığıdır. Siyasi, ideolojik, zümrevi çıkarlar yargıya egemen olursa, orada adaletin tecelli etmeyeceği açıktır” diyor.

        Şimdi bu açıklama sizin de aklınıza Metin’den sopa yiyen ama onu dövdüğünü söyleyen Zeki’yi anımsatmıyor mu?

        Yargıyı hallaç pamuğu gibi atacaksınız yetmeyecek, valileri ve polis örgütünü tümüyle siyasetinizin ve ideolojinizin militanı yapacaksınız, sonra da çıkıp yukarıdaki sözleri söyleyeceksiniz. Üstelik bunları söylediğinizde anayasaya göre tarafsız bir cumhurbaşkanı konumunda olacaksınız.

        Başbakan çıkacak, bundan önceki dört AKP hükümetinde olduğu gibi yetmiş milyonun başbakanı ve hükümeti olacaklarını söyleyecek.

        Güldürme Davutoğlu. Ne zaman yansız olup kucakladınız yetmiş milyonu. 81 ilin valilerine bakın, atadığınız üst düzey bürokratları bırakalım bir yana değiştirdiğiniz yedi bin okul müdürlerine bakın. Aralarında ideolojisi size uymayan tek bir kişi var mı? Yedi bin okul müdürü içinde bir tek Eğitimsen’li bulabilirsek, sözümü geri alacağım.

        Televizyonlarda Prof. Ünvanlı birileri çıkıyor ve bize “Yeni Türkiye” mavalını yutturmaya çalışıyorlar. Bilime sırtını dönmüş üniversitelerle mi kuracaksınız “Yeni Türkiye’yi?

        Bu ünvanlı beylerden bazıları şakşakçılıkta sınır tanımıyorlar. Değişimin içeriğini eleştirmek yerine ülkenin bir “devrim” yaşadığını söyleyebiliyorlar. Ayıptır beyler, ayıptır. Ülkeye dayatılan bilime ve doğaya sırtını dönmüş bu deli gömleğinin adı olsa olsa “Karşı Devrim” olur. Lütfen beyler, kirletmediğiniz çok az şey kaldı. Hiç değilse o güzelim “Devrim” sözcüğünü ağzınıza alıp kirletmeyiniz.

        Durup durup halkın çoğunluğunun oyunu almış olmayı gerekçe gösteriyorlar ya; sıkıştıkça yine ona sarılacaklar. Halkın oyunu alan iktidara gelir. Amenna. Ama halkın çoğunluğunun oyunu almış olan iktidarın tüm yaptıklarının iyi ve doğru olduğu anlamına gelmez. Hele hele eleştirilmez olduğu anlamına hiç gelmez. Tarih, çoğunluğun oylarını alabilmiş yanlışlarda doludur. Evren Paşa’yı cumhurbaşkanı yapan oylamada çıkan yüzde 92 olumlu oyun doğru olduğunu bugün kim savunabilir?

        İnanıyor ve çok iyi biliyorum ki; tarih bugünkü iktidar için de aynı hükmü, aynı acımasızlıkla verecektir. Bu arada olan Türkiye toplumuna olacak, acısını AKP’ye oy verenlerin çocukları ve torunları çekecektir.

                      *          *          *
        Bu yazıyı Dünya Barış gününün ertesinde yazıyorum. Dün sokaklarda insanlar “barış” diye haykırdılar. Ne yazık ki sayıları çok değildi. Oysa çevremiz ateş çemberi. Hitler’den daha acımasız olan IŞİD, hemen sınırımızda. Hatta içimizde. İktidarımızdan tıs yok. Işıd’ı terör örgütü olarak bile tanımlayamıyor. Dünyada ise Işıd’ın Türkiye tarafından desteklendiği yönünde algılar var. Yanlış ya da doğru. Gördüğümüz hükümetimizin bu algıyı değiştirecek bir çabası olmadığı.

        Açılım süreciyle ilgili düşüncelerimi belki bir başka yazıda yazarım. Umutlu olmak istiyorum ama doğrusu demokrasiyi içselleştirememiş kafaların bunu başarabileceğine, dahası bu konuda içtenlikli olabileceklerine inanamıyorum.

      *          *          *
        Hafta sonu CHP kurultayı var. Son günlerde “solda birlik” adıyla yürütülen görüşmeler var. Bu konu haftaya daha netleşmiş olacak. O nedenle onu yazmayı önümüzdeki haftaya bıraktım. Dileğimi ise şimdiden söyleyeyim; “umarım havanda su dövülmez.”

 

     

 

       

 

Tracking hits