ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

                  GEZİ’DEN CİZRE’YE DEMOKRASİ

             12 Eylül’ün yıldönümünde, 12 Eylül’ü aratmayan uygulamalar yaşadığımızı söylersem abartmış mı olurum.

             Cizre’de dokuz gün süren “sokağa çıkma yasağı” adlı zulüm günleri, 12 Eylül’ü aratmadı doğrusu.

             Ne öldürülen çocuklar benim konum, ne de ekmek almaya giderken vurulan insanlar. Gezi’den sonra Cizre direnişi de bir altın sayfa olarak girdi tarihimize.

             Gezi’de nasıl direnileceğini, Cizre’de direnişin yanı sıra muhalefetin nasıl yapılacağını öğrendik.

             “Majestelerinin muhalefeti” diye bir deyim vardır. Türkçeleştirirsek; tatlı su muhalefeti diyebileceğimiz muhaliflik. Meclis kürsüsünde sana tanınan sınırlar içinde konuş, basına demeç ver, seçim zamanı esnaf ziyareti yapıp ellerini sık, sonrada git günlük yaşamını sürdür. Ye, iç, pisle. Al sana muhalefet.

             Bu tür muhalefet, iktidarlar için bal kaymak.

             HDP, diğer tüm partilere nasıl muhalefet olunacağı dersi verdi. Üstelik de sivil itaatsizliği içeren barışçıl bir muhalefet.

             Bu tür muhalefette gece gündüz, kavramı yok. Gerektiğinde aç kalan halkınla aç kalacaksın günlerce. Gerektiğinde onunla gaz yiyecek, onunla kurşunlara direneceksin.

             Acıları, halkıyla birlikte yaşamayı göze alabilmektir, gerçek muhalefet olmak. Yalınayak yollara düşebilmektir. Gerektiğinde kurşunu yemeği göze alabilmektir.

             Birkaç milyon insanı birkaç saatliğine bir alana toplayarak iktidara karşı çıkılamayacağını gördük.

             Hiç kimse iktidarının bitmesini istemez. İşte iktidarın bitme noktasında, o ülkeyi yönetenlerin demokrasiyi içselleştirip içselleştiremediğini ortaya çıkar.

             Demokrasi, en yalın tanımıyla “azınlığın, çoğunluk olabilme hakkının olduğu” sistemdir.

             “Azınlık nasıl çoğunluk olabilir” sorusu burada can alıcı sorudur. Azınlığın çoğunluk olabilmesi önünde engeller varsa orada demokrasi vardır denilemez. İktidarı elinde tutanlar, devletin tüm olanaklarıyla adeta patilerini değil, devleti seçime sokuyorlarsa demokrasinin helvasını karmaya başlayabilirsiniz.

             Ülkemizde yukarıdaki demokrasi karşıtı kural ve uygulamalar var mı? Buna yok diyebilecek tek kişi çıkmaz.

             Ülkemizde seçim ve siyasal partiler yasası eşitlikçi mi? Hayır. Hazine yardımından, yüzde on barajına kadar ne kadar demokrasinin çanını tıkayan ot varsa bizde hazır.
Ne seçim, ne de cumhuriyet demokrasinin belirleyicisi değildir. Elbette seçim, demokrasiler için vazgeçilmezdir ama son belirleyici değildir. Seçimin yapıldığı koşullar önemlidir.

             Bir yanda yüzlerce örgütünün talan edilip yakıldığı parti, diğer yanda çoğunluğu yitirmiş olmasına karşın, sanki büyük çoğunlukmuş gibi ülkeyi yöneten bir parti. Bunun açıklamasını bana biri yapsa da ben de bilmediğim konuları öğrensem.

             Bunları yazıyorum da, kimse yanlış anlamasın. Ben AKP’den demokrasi beklemem. Bunun, ölü gözünden yaş beklemek kadar anlamsız ve olanaksız olduğunu iyi bilirim.  Dikkatli okurlarım anımsarlar. Yedi yıldır, eğitimciliğimden gelen bilgilerimle “AKP kadrolarının, aldıkları eğitim gereği demokrasiyi anlamalarının, içselleştirmelerinin olanaksız” olduğunu yazar dururum.

             Demokrasi, halkın gücüyle oluşur. Ben hala halkımdan umutluyum.

good hits