ayhan altay

ANASAYFA

ÖZGEÇMİŞ

KÖŞE YAZILARIM

ARASIRA YAZDIKLARIM

YAZILARIM

ŞİİRLERİM

FOTO

GÖRSELLER

BANA YAZILANLAR

 

            Yeni yılın ilk yazısında neler yazılmalı?

            Önce kutlanmalı tüm okurların yeni yılı. Sonra uzun yıllardır denk gelmeyen, kar altında bembeyaz bir yılbaşı gecesinin nasip olmasına dualar etmeli. (Olmadı, dua edilir mi hiç gavur adetine!)

            2016’ya Uludağ’da, Kartalkaya’da ya da lüks otellerde girenlerin nasıl da eğlendikleri anlatılmalı abartıp özendirilerek.

            Milli Piyangonun büyük ikramiyesinden söz etmeden yılbaşı yazısı mı yazılır. Bu yılbaşı çıkmadı ama gelecek çekilişlerde sizlere de çıkmasını dilerim, diyerek uyutulmalı okuyucu.

            2016 yılında bizi çok güzel şeylerin beklediğinden söz edilmeli. Sıkça verilen “Karadeniz’in altında büyük petrol rezervleri var” ya da “borla çalışan otomobili Türk Mühendisleri üretti” türünden umutlar pompalanmalı.

            Bunlarla uyutulamayacak tatlı su muhalifi okurlara yılbaşıyla gelen elektrik, içki, sigara ve benzeri zamları eleştiren yazılar yazılmalı. Bunları yazmalı ama işin özüne asla girilmemeli; Bunların nedeninin iktisadi sistemimiz kapitalizm olduğuna.

            Muhalifliği sınırlamalı. Yoksa arpalıklardan pay alamadığınız gibi, başınız belalara da girebilir.
Örneğin; Cumhurbaşkanının üniter devlette başkanlık sistemini savunmak için Hitler Almanya’sını örnek göstermesine değinilmemeli. Yok efendim; Almanya’da o dönemde Başkanlık Sistemi değil, parlamenter sistem varmış. Yok efendim; Hitler dünyamızın gördüğü en zorba kanlı bir diktatörmüş. Yılbaşında, bırakın yılbaşını ne zaman olsa bunlarla moral bozmak olur mu?

            Hele hele, Ülkenin bir bölümünde toplarla, tanklarla bir savaş yürütülmekteymiş. Buralarda çocuklar ve siviller öldürülüyormuş. Anlatılmaz dramlar yaşanıyormuş. Doksanlarda köyler boşaltılırken, şimdilerde şehirler boşalmaya başlamış. Bunları hiç görmemek, söylemek gerek. Bu konuda üç maymunu oynamak en hayırlısı. Görmemek, duymamak, söylememek. İşte şifre bu.

* * *

            2015 kan ve zulümle geçti. Bu güzel ülkemin meydan ve sokakları kan gölleri gördü. Bir de eşitsiz koşullarda yapılan iki seçim.

                  Dün kanka olanların, kanlı düşman olduklarını da gördük 2015’te. Hukuk devletinin, kanun devletine nasıl dönüştüğünü de gördük. Bana göre haber yazmaktan başka hiçbir suçu olmayan otuz dolayında gazetecinin hapishanelerde olduğu bir gecede girdik yeni yıla.

            Evrende hiçbir şey kalıcı değildir. Gelecek günlerin neler getireceğini kimse bilemez. Bilinen gerçek ise dönüşümde kalıcı olanın iyiye, güzele dair olduğudur. Yarınların nelere gebe olduğunu birlikte göreceğiz.

* * *

            Yaşamdan umut kesilmez. Nazım’ın söylediği gibi “güzel günler göreceğiz” dedikten sonra, bir arkadaşımın facebook paylaşımı ile bitiriyorum yazıyı.

            “Dinim, milliyetim ve sonu izm`le biten bir ideolojim yok benim. Tut ki bir dere, tut ki çayır çimen, tut ki bahar bahçeyim; Tabiat Ana’nın koynuna sere serpe uzansam. Yanı başımda kimsesiz çocuklar, hasta mahpuslar ve dağ köylerinde yaşayıp da deniz kıyılarında geçen hayaller kuran kadınlar olsa, iyi gelsek birbirimize, sarıversek yaralarımızı…”
.

webs counters